Takip edenlerin hatırlayacağı gibi yaklaşık 2 yıl önce Fujifilm X-100V almış ve ardından da “Neden Sony’den Fujifilm’e Geçtim?” yazısını yazmıştım. Henüz okumamış olanlar buraya tıklayarak yazıma ulaşabilirler.
Sadece sokak – portre ve belgesel fotoğrafı çektiğim için büyük makinelerden ziyade küçük, taşıması kolay bir makineye olan ihtiyacımı Fujifilm X-100V ile çözmüştüm.
Bu yaz Bangladeş – Hindistan – Nepal gezimde ne kadar doğru bir karar verdiğimi gördüm. Gezilerde prensip olarak her zaman yanımda ikinci bir makineyi yedek olarak taşıyorum. Birinci makinenizin başına ne geleceği hiç belli olmaz. Bozulabilir, çalınabilir bir yerlerde unutulur. Farklı farklı senaryolarla kullanılmaz hale gelebilir. Fotoğraf çekmek için onca yol gidip fotoğraf çekememek kadar üzücü bir şey olabilir mi?
Bu gezimde de Ay Foto’dan Fujifilm X-S10 + Fujinon XF 56mm F1.2R objektif ve çok merak ettiğim Samyang 12mm F2.0 objektifi de Tez Elektronikten ödünç aldım.
İlerleyen günlerde Samyang 12mm F2.0 için de bir inceleme ve deneyim yazısı yazacağım.
Fujifilm X-E4’ü yedek makine olarak tercih etmemdeki nedenleri sıralamaya başlayabilirim.
0) Bu yazımda iki modelin karşılaştırmasını yapmayacağım.
1) Fujifilm X-E4 almamdaki en büyük etkenlerden birisi aynı Fujifilm X-100V de olduğu gibi boyutları ve hafifliği.
Teknik bilgi olarak ağırlıkları yazmayacağım. Merak edenler için Google bu hizmeti veriyor.
Gövde yapısındaki ufak farklılıklar dışında neredeyse aynı tornadan çıkmış gibiler.
2) İki gövde de aynı pili kullanıyor.
Aynı tür pil kullandığınız zaman hem fazladan yedek piliniz oluyor, hem de farklı bataryalar için farklı şarj aletleri taşımak zorunda kalmıyorsunuz. Akşam olup otele girdiğinizde elektronik cihazlarınızı şarj etmek için takacak priz kalmıyor bir yerden sonra. Aynı pilleri kullanması ciddi bir avantaj.
3) Fujifilm X-100V ve X-E4 ü yan yana koyduğunuz zaman, kağıt üzerinde teknik özellik olarak hemen hemen aynı olduğunu görebilirsiniz. Bir kaç farklılık dışında özünde (işlemci ve sensör) aynı makine. Bu da benzer ayarlar ile benzer sonuçlar almanızı kolaylaştırıyor.
4) Üstten baktıldığı zaman da yine benzer bir görüntü. Fujifilm X-100V de ISO çarkı ile enstantane çarkı iç içe. Bunu dışında her hangi bir fark yok.
Açıkçası Fujifilm X-E4’te de ISO çarkını görmek isterdim. Çözümü deklanşörün sağ tarafında bulunan kişiselleştirilebilir düğmeye atamakta buldum.
Not: Fujifilm X-E4’te flaş kapağı gelmiyor. Benim gibi takıntılı olanlar ekstradan temin etmek zorunda.
5) Lens olarak tercihimi X-100V deki 23mm lens açısına en yakın, boyut ve ağırlık olarak da pankek tadında olan Fujinon XF 27mm F2.8 R WR dan yana kullandım.
16mm F2.8 ile arasında çok gidip gelmeme rağmen biraz da portre ağırlıklı olarak düşündüğüm için 27mm de karar kıldım.
Lensi teki WR ibaresini görünce aklıma geldi. Fujifilm X-E4’ü yağmur yağarken maalesef çok dikkatli kullanmak gerekiyor. X-100V de olduğu gibi koruma mevcut değil.
6) Retro görünüm.
Yedek makine olarak yazın kullandığım Fujifilm X-S10 tamamen modern hatlara sahip bir tasarıma sahipti. Elbette önemli olan makinenin nasıl çektiği. Sizin nasıl çektiğiniz.
Retro tasarımlı ürünler benim gözüme hoş geliyor. Saat, Motosiklet. Fotoğraf makinesi de bunlardan birisi. Kısaca tamamen tercih meselesi.
Ve tıpkı Fujifilm X-100V de olduğu gibi X-E4’te de gümüş renk olmazsa olmazım.
7) Fiyatı. Şu an alınabilecek, değiştirebilir lensli, APS-C sensörlü makineler arasında Fujifilm X-E4 ilk sırada geliyor. Ki bu yazıyı yazarken Fujifilm Türkiye’nin stoklarında bitmiş görünüyor.
X-100V de stokları tüketmiş durumda.
Fujifilm X-E4 için yedek makine diye yazıp çizsem de, son zamanlarda yanıma en çok aldığım makinedir kendisi. 27mm lensi ile kullanmaktan büyük keyif alıyorum.