En son 2019’da Pakistan’dan döndükten sonra gezi planı yapamadım malum Covid-19 tam iki sene boyunca elimizi kolumuzu bağladı.
Aşılamanın etkisi ile vaka sayılarının azalması sonucu ülkeler sınırlarını açmaya başlayınca 2022 nin başında gezi planımı yapmaya başladım.
Planı yapmak da en az gezi kadar heyecan verici bir süreç. Aynı rotayı yapmış onlarca kişinin yazısını okuyor, notlar çıkartıyor hatta üstüne videolar izliyorsunuz.
İşte bu yazı da bir gün aynı rotayı yapmak isteyenler için arşiv niteliğinde bir yazı olsun istedim.
İlk yaptığım gezi planı şu şekildeydi.
Bangladeş Dakka, oradan da Nepal Katmanduya geçecektim. Tesadüf eseri bir habere denk geldim ve gezi planımın daha da renklenmesine neden oldu.
Bangladeş Dakka – Hindistan Kalküta Maitree Ekspresi karşılıklı olarak seferlerine tekrar başlamıştır.
Bu haberi okuyana kadar böyle bir trenin çalıştığından dahi haberim yoktu. En güzel tarafı benim için de güzel bir ilk olacaktı. Tren ile sınır geçişi..
Ve bu güzel tesadüf sayesinde bir miktar da tasarruf sağlamış oldum.
Zira Dakkadan Katmanduya uçak bileti hatrı sayılır bir rakamdı fakat Kalkütadan Katmanduya uçak bileti ise şehirler arası uçuş gibi uygun fiyatlı. Hindistan vizesi ve tren bileti eklenecek olmasına rağmen halen fiyat olarak Dakka – Katmandu uçuşundan daha uygundu.
Vize demişken işte burada ciddi bir sıkıntı çıktı.
Hindistan İstanbul Başkonsolosluğuna tüm belgelerimi götürüp teslim ettiğimde görevli memur kontrol ederek eksik olduğunu düşündüğü Hindistan uçak biletimi istedi. Karayolu ile gireceğimi söyleyince önce karayolu ile giriş için vize vermediklerini söyledi. Fakat ben biraz ısrar edince, memur arkadaş bana yardımcı olmak ve çözüm bulmak için konsolosluk yetkililerine konuyu aktardı, bu sefer de benden tren biletimi göstermemi istedi. Bir başka sorun da buydu. Tren bileti alabilmek için yolculuk yapacak kişinin bizzat Dakka’da olması ve geçerli bir Hindistan vizesi şartı vardı.
Yanıt maalesef istediğim gibi değildi. Tren bileti yoksa vize de yok.
Tam umudumu yitirmiş konsolosluk binasından çıkarken, Hintli bir görevli beni odasına davet ederek neden bu şekilde vize almak istediğime dair ufak bir mülakat yapmak istedi.
Odasına geçtik, vize için getirmiş olduğum belgelere göz atmaya başladı, Vize belgeleri arasında 2018 de aldığım Hindistan vizemin fotokopisini de koymuştum. Bunu görünce mülakatın şekli birden değişti.
2018 de Hindistanda ne kadar kaldığımı, nereleri gezdiğimi, Hindistan hakkındaki düşüncelerimi sordu.
Kültürü hakkında, yemekler hakkında, Hindistanda yaşam hakkında uzun uzun konuştuk.
Sohbet sonunda bana 3 aylık double entry vize vereceğini söyledi. Gezi dönüşü de mutlaka uğramamı, misafiri olmamı istedi.
İşte gezi planı da tam da bunun gibi bir şey. Sen plan yaparsın ama o plan bir şekilde bozulur yada tam bozuldu derken yapmış olduğun gezi planı daha güzel bir hal alır. Hiçbir şeyin garantisi yok.
Öğlen 12’de verdiğim pasaportu akşam saat 17’de Hindistan vizesi ile birlikte teslim aldım.
Vizeyi almıştım fakat aslında risk de almıştım. Zira Dakka’ya gittiğimde tren bileti bulabileceğimin bir garantisi yoktu. Maitree Ekspresi yoğun ilgi gören bir tren. Bangladeş ve Hindistan halkı hem iş için hem de akrabalarını ziyaret etmek için yoğun bir şekilde bu treni kullanıyor. Üstüne bir de pandemiden dolayı seferlerin iptal edilip yeniden açılması trenin popülaritesini daha da arttırmış durumda. Fakat bu riski almaya değerdi. Sonuçta bilet bulabilirsem trenle sınır geçişi yapacaktım. Benim için gerçekten paha biçilmez bir deneyim. Bulamasaydım ne olacaktı? Biraz fazla harcama yapıp uçakla geçecektim.
Bilet bulabilmek adına Dakka’ya iner inmez otele bile yerleşmeden istasyona gidip biletimi almalıydım. Fakat diyorum ya, sizin yaptığınız planlar her zaman tutmaz.
Sırt çantamı yüklenip tam evin kapısından çıkmıştım ki, telefonuma bir SMS geldi.
Operasyonel nedenlerden dolayı 01.20 de kalkması gereken uçağımın kalkış saati 06:00 olarak değiştirilmiş. Erkenden havalimanına gitmenin bir anlamı olmadığı için evde beklemeye karar verdim.
Gelen SMS te yaklaşık 5 saatlik bir rötar olacağı yazmasına rağmen uçağımız saat 07.00 sularında anca havalanabildi ve Dakka’ya da yerel saat ile 17 sularında indik. Pasaport kontrol bagaj alımı derken istasyona gidip bilet almak maalesef mümkün olmadı.
Sabah olup uyandığımda kahvaltı dahi etmeden soluğu tren garında aldım.
Neyse ki korktuğum başıma gelmedi ve sorunsuz bir şekilde istediğim tarihe biletimi alabildim.
Maitree Ekspresi Dakka’dan Kalküta’ya Çarşamba – Cuma – Cumartesi ve Pazar günleri haftada 4 gün çalışıyor.
Trende iki tip koltuk var. Pulman (otobüs gibi) ve kuşetli ( 6 kişilik kabin). Her iki tür de klimalı ve 220V prizlere sahip. Elektronik cihaz şarj etme, ketıl ile su kaynatabilme imkanı var.
Ücretler ise pulman 2.570 Taka, 6 kişilik kuşetli vagonda kişi başı 3.605 Taka.
(Taka’dan TL’ye dönmek için 5’e bölmeniz yeterli.)
Ben tercihimi kuşetli vagondan yana kullandım. Aslında kuşetli kompartman 4 kişilik. Altlı ve üstlü iki tane yatak mevcut. Fakat çok fazla tercih edilen bir tren olması nedeni ile kompartmanlar 4 kişi değil de 6 kişi olarak biletleniyor, bu yüzden herkese bir yatak düşmediği için yatarak – uyuyarak gidilmiyor, bunu da zaten bilet alırken istasyonda size söylüyorlar. Kuşetli vagon tercih etme nedenim ise her ne kadar uyuma şansım olmayacak olsa da kompartmandaki kişiler ile sohbet edebilecektim. Burada kuracağınız arkadaşlıklar ve onlardan alacağınız bilgiler hiçbir kitapta yada sitede yazmaz dolayısıyla çok değerli.
Maitree Ekspresi saat 08:15 de hareket etmesine karşılık, sınır geçen bir tren olduğu için tıpkı uçakla gidecekmiş gibi saat 06:00 da istasyonda olmanız gerekiyor. Bu arada Maitree Ekspresi şehrin biraz dışındaki bir istasyondan kalkıyor. O yüzden otelden saat 05:00 da çıkış yaptım.
Güvenlik işlemleri ve pasaport kontrolünden sonra trene binebilmiştim nihayet.
Prensip olarak ekstra bir durum olmadığı sürece gezilerimde kahvaltı etmeden güne kesinlikle başlamam. Fakat erken saatte istasyonda olmam gerektiği için sabah kahvaltısını es geçmiştim ama 8 saatlik bir yolculuk olacağı için yanıma akşamdan yolluk hazırlamayı ihmal etmedim. Kahvaltımı da trenin hareket etmesini beklerken kompartmanda yaptım.
Gümrüklü sahaya giriş yaptığımız için her vagonun başında ve sonunda Pakistan askerleri bekliyor ve trene bindikten sonra kesinlikle indirmiyorlardı.
Saat tam 08:15 de tren hareket etti. Bende 50Lt lik bir sırt çantasına ek elektronik ekipmanlarını taşıdığım 25Lt lik başka bir sırt çantasına karşılık, kompartmanda benimle seyahat eden Hindistan’lı ve Bangladeş’li arkadaşların sadece küçük çantaları olduğu için üst kattaki yataklar boştu. Çantalarımı hemen yukarı attım ve kahvaltı sonrası biraz uykunun iyi geleceğini düşünerek çantalarıma sarılarak yaklaşık bir saat uyudum. Bir saatlik uyku bile enerjimi yerine getirmeye yetmişti.
Trende yemek servisinin varlığına emin olmama rağmen ben yine de bir şeyler hazırlamıştım tabi abur cubursuz yolculuk olmaz. Ve en önemlisi kahve. Tabi kahve için sıcak su gerekli, onu da yemek servisi yapan çocuktan 50 taka karşılığı temin ettim. Yolculuğum sorunsuz başlamış ve sorunsuz olarak devam ediyordu.
Yaklaşık 5 saat sonra Hindistan sınırına ulaştık, lokomotifimiz ve tren personelimiz değişti. Bangladeş’li güvenlik ve tren ekibi yerini Hindistanlı güvenlik ve tren ekibine bıraktı.
Tüm yolcular ve yolculara ait eşyalar özel eğitimli köpekler tarafından koklandı. Özel eğitimli dediğime bakmayın. Zannetmiyorum ki bizdeki gibi özel eğitimli köpekler gibi olsun. Baktığınızda sokak köpeği gibi bir şey. Hatta bizim kompartmana girdiğinde yanıma çağırıp sevdim hemen kuyruk dakikada 250 sallanma ile mutluluk gösterisi yaptı.
Sınırda en fazla 15 dakikadan fazla beklemedik. Ekipler değişti, aramalar, koklamalar yapıldı sonrasında merhaba Hindistan.
Kompartman arkadaşlarım komik adamlardı. Yol boyunca Türkiye Bangladeş Hindistan karşılaştırmaları yaptık. Siyaset konuşmadan olmaz tabiki.
Yolda kendilerine söyledikleri yemeklerden tattım. Çay, kahve derken trenimiz artık Kalküta’ya girdiğini sık sık makaslardan geçerken çıkardığı seslerden belli etmeye başladı.
Yaklaşık 9 saatlik bir yolculuk sonunda Kalküta’nın sıcak ve nemli havasını sırtımda ve göğsümdeki çantaların ağırlıklarıyla solumaya başlamıştım.
Ve tabiki bagaj ve pasaport kontrolü.
Bagaj kontrolünden sorunsuz bir şekilde geçtim, en nefret ettiğim şey x-ray de görevlenin tanımlayamadığı, anlam veremediği bir cisim görüp çantayı komple boşalttırması.
Hayır boşaltmak sorun değil de, tekrar aynı şekilde sığdırmak ciddi bir dert.
O gün pasaport kontrolünde stajyerlerin eğitim günüymüş. Trendeki tek turist ben olduğum ve farklı bir pasaportum olduğu için (yeşil pasaport) ne kadar stajyer varsa başındaki eğitmenler stajyerlere pasaportumu tek tek incelettiler. Sonrasında beni beklettikleri için özür dileyip sonrasında teşekkür ettiler. Stajyerler için güzel bir deneyim fırsatı verdiğim için.
Pasaport kontrolünden geçtikten sonra artık damgalı mühürlü resmi bir şekilde Hindistandaydım.
Artık tek bir görev kalmıştı. Otele gidebilmek. Bangladeşten satın aldığım GSM kart Hindistanda çalışmadığı için Uber çağırabilmek için internete ihtiyacım vardı. Havalimanında GSM hattına ulaşmak kolay fakat tren istasyonunda maalesef satış yapmıyorlar.
Bu gibi durumlarda hiç çekinmeden yerel halktan internetlerini paylaşmasını isteyebilirsiniz. Hepsi yardımcı olacaktır.
Hiç bir sorun yaşamadan, rötar yapmadan, sorunsuz bir şekilde sınırı trenle geçtim.
Her yolculuk yeni bir tecrübe, dostluk ve paylaşımdır.
Yolunuz açık olsun.